ÖĞRENCİNİN VÜCUT DİLİ – I

HEP DERS DİNLEYEN ÖĞRENCİ “Öğrenci, haftanın yedi günü dershaneye gidiyor. Dersi bittikten sonra eve gitmeyip, dershanede kalıyor. Etüt alıp ya grup etütlerine ya da birebir etütlere katılıyor. Akşam eve gelince de yorgun olduğunu ileri sürüp hiç ders çalışmıyor. Öğrencinin evde, kendi başına yaptığı bir çalışma ve çalışma programı yoktur. Sürekli olarak bir öğretmenle çalışıyor ya da sınıf ortamında bulunuyor. Bunun dışındaki ortamlarda çalışamıyor. Çalışmaya kalkışsa da çabuk bıkıyor ve çalışmayı bırakıyor.”Öğrencimizin vücut dili bu. Şimdi bu durumun neden, sonuç ve çözümü üzerine sırasıyla duralım.Öncelikle öğrencinin gizli masa sendromu yaşamakta olmasından dolayı böyle davrandığını söyleyebiliriz. Öğrencideki masa sendromu ise, başarılı olma inanç ve isteğinin kaybolmasından kaynaklanıyor. Öğrenci yalnız başına çalışmalarını yürütemediği için, çalışma odasında kendisini iyi hissetmemektedir. Bu nedenle, eğitim ortamında, öğretmenlerin yanında doğru bilgilere daha yakın olduğunu düşünüp hep dershanede kalma yolunu seçmektedir.Bu tür öğrencilerde temel konu eksiği olduğu için yd kendi başlarına takıldıkları soruların üstesinden gelememektedirler. Çünkü bu öğrenciler çalışmayı “test çözmek” olarak algılamakta ve sürekli test çözmektedirler.Test çözerken de, çözemediği soruları öğretmenlere çözdürmek ve çözüm basamaklarını ezberlemek öğrencinin kendisini iyi hissetmesine yol açmaktadır. Bu nedenle öğrenci sürekli olarak dershanede veya herhangi bir eğitim ortamında bulunmayı istemektedir.Böyle bir durumun en tehlikeli yanı, öğrencinin ve ailesinin ortada bir sorun yok zannetmesidir. Çünkü öğrenci, sağda solda dolaşmıyor, sürekli olarak dershanede öğretmenleri ile birlikte etütlere katılıp, test çözüyor.Öğrencinin böyle sürekli olarak öğretmenleri ile birlikte test çözmesi ve takıldığı her sorunun nasıl çözüleceğini, anında öğretmenlerinden öğrenmesi, öğrencinin soru ezberlemesine yol açacağından farklı sorularla karşılaştığı zamanlar ani bir gerginlik, sorudan korkma, soruyu çözememe ve başarısızlık duygusunun etkisiyle strese sürüklenmektedir. Yanında hep bir öğretmen bulunduğu için de öğrencilik özgüvenini oluşturamayan öğrenci, sınav anında bu sorunu tek başına aşamayacaktır. Çünkü o hep bir öğretmenle birlikte, soru çözmeye alışmıştır. Diğer yandan da öğrenci sınav anında yaşadığı stresin kaynağını bilmediği için bu sınavı stresten kaybettiğini düşünecek ve bir sonraki sınav için iyi bir ders de almış olmayacaktır.Hep eğitim ortamında veya bir öğretmenin yanında öğrencilik yapan öğrenciler, sınav anında tek başına kaldıklarında kendilerini güvende hissetmezler. Sanki, kalemleri, silgileri eksik gibidir. İşte bu duygu öğrencinin evde, kendi başına çalışma alışkanlığının olmamasından kaynaklanmaktadır.Ailelerin ve eğitimcilerin hep bir öğretmen denetim ve gözetimi altında çalışan ve soru çözen öğrencilerin; soru çözme, konuları öğrenme ve sorunlara çıkış yolu bulma konusunda yetersizlikler yaşayacağını iyi bilmeliler ve bu tarz eğitim yöntemlerinden öğrenciyi uzak tutmalıdırlar.Özellikle rehber öğretmenler, öğrenci ve velilere okulda, dershanede veya birebir öğretmenden alınan eğitim ile, öğrencinin kendi başına konu çalışması veya soru çözmesi şeklindeki eğitimin öğrenciye katkılarının farklı olacağını mutlaka anlatıp kabul ettirmelidirler. Çünkü okul veya dershanede alınan eğitim, konuların anlatılması ve örnek sorularla çeşitli yol ve yöntemlerin öğretilmesini amaçlar. Öğrenci mutlaka böyle bir dersin sonunda odasına çekilmeli, yanında hiç kimse olmadan, öğrendiklerini, soru çözerek pekiştirmeli ve gerçekten öğrenip öğrenmediğini kontrol etmelidir. Yani evde çalışmak, teorik olarak okulda veya dershanede öğrenilenleri pratikte uygulamaktır.En iyi eğitim, okul, dershane ve evde çalışma arasındaki dengeyi iyi kullanmaktır. Sadece bunlardan birine ağırlık vermek, başarısız bir sonucun ortaya çıkmasına yol açacaktır.Daima mutlu ve iyi gelecek kurmanız dileğiyle.Hoşça kalın.  SÜLEYMAN BELEDİOĞLU

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir